Guardians of the Galaxy Vol.3

Guardians of the Galaxy serisi Marvel Sinematik Evreni (MCU) ve çizgi roman evrenin farklı bir konumunda durmayı başaran eserleri arasındadır. Özellikle James Gunn yönetmenliğindeki ilk film MCU açısından şaşırtıcı derecede başarılı bulunmuştu. Gerek karakterler gerekse hem kendi hem de evrenin bütününü kapsayan maceralara kattıkları özgün tarzları bizleri şimdiye dek 2 film, 1 orta metraj, 1 spin-off ve 2 de crossover ile buluşturdu. Serisinin şimdilik son filmi olarak belirtilen Vol 3 ise Gunn’ın DC evrenine geçişi öncesinde adeta MCU için önemli bir kalp masajı etkisi oluşturmuş.

Bilmeyen yoktur James Gunn yıllar önce yapmış olduğu Twitter paylaşımlarından dolayı Marvel Stüdyoları’ndan kovulmuş, sonrasında ise DC içi The Suicide Squad projesinin başına geçmişti. Bu süreçte hem Guardians oyuncuları hem de bu serinin fanlarının Gunn’ın serinin başına geçmesi adına yaptıkları baskı karşılık verdi ve yönetmen evrene geri dönüş yaparak her iki ikonik çizgi roman uyarlama stüdyosunda eş zamanlı faaliyetler göstermeye başladı. Tabii bu süreçte Warner Bros’un yapılanması neticesinde Peter Safran ile birlikte DC’nin eş başkanlık görevini üstlenmiş olması da bizleri gelecek yıllarda sınırları zorlayacak türde pelerinli DC kahramanlarıyla buluşturma ihtimalini güçlendirmiş oldu.

Guardians of the Galaxy: Vol 3’e gelecek olursak, Gunn’ın senaryodaki tercihleriyle ön plana çıkmış bir yapımla karşılaşacaksınız. Özellikle mevcut hikaye ikinci halkada biraz sıkışıklık hissi veriyordu. Bunun ardından araya iki Avengers filmi girdi ve kahramanların gelişim süreçleri de bu doğrultuda biraz daha şekillenmiş oldu. Serinin finali niteliğindeki bu halka ise aslında ana karakterleri bir bütün içerisinde buluşturmayı hedeflerken aynı zamanda rotasına beklenmedik bir orijin öykü yerleştirmeyi de ustaca başarıyor.

James Gunn’ın aslında DC’de daha özgürce uyguladığı ve uygulayacağını düşündüğümüz ezber bozan anlatım anlayışı Guardians serisinde de yer yer karşımıza çıkar. Yönetmenin kendisine has, müziklerle desteklenen yarı çılgın bir tarzı var. Ancak bu film o tarzı bir miktar geri plana atarak benim fazlaca şaşırdığım bir duygusallığa bürünüyor.

Rocket’in Orijin Öyküsü

Filmin merkezi evrim üzerine kuruluyor. Burada her iki yapımda da gizemini korumaya çalışan Rocket Rakun’un geçmişine doğru yola çıkmaya başlıyoruz. Aslında bu yönüyle açık sözlü bir duruş sergilendiği söylenebilir. Rocket’in öyküsü duygusallık yönünden özgür bırakılmış. Filmin genel yapısında kısa kesitlerle karşımıza çıkıyor ve seyirciyi bir noktada avlamayı başarabilecek formüllerle ilerliyor. Bu hususta da filmin mevcut macerası içerisinde hayvan severleri doğrudan etkileyebilecek bir anlatısı var. Zaten villan da mutasyonlar konusunda uzmanlaşmış ve kendisini bu davaya adamış motivasyonu yüksek bir karakter.

Açıkçası film içerisinde film hamlesi eğer ki bir The Godfather Part 2 özgüveninde bir senaryoya sahip değilse feci derecede patlar. Gunn ise tahmini 35 – 40 dakikaya yayarak anlattığı ve küçük kesitlerle yansıttığı Rocket Rakun orijininde filmin aktarmaya çalıştığı duygusallığı çok iyi yansıtabilmiş. Hatta bu yönüyle MCU açısından da farklı bir noktada tutabilir. Keza Iron Man’lerin, Captain America’ların vedasının üzerine çıkabilecek derecede bir duygusal aktarım söz konusu ve evrenin arşivinde bu tutum daima hatırlanacak gibi gözüküyor.

Bunun dışında film bizlere çizgi roman evreninde hayli önemli bir yeri olan Adam Warlock karakterini de tanıtıyor. Fakat bu karakter öykü ve diğer karakterlerinin aksine tam olarak motivasyonuna ulaşamamış gibiydi. Zira Gunn’ın da pek içine sinmemiş olacak ki Warlock’un kaderini sadece evrene yerleştirecek türde bir amaç üzerinden şekillendirmiş.

Ayrıca filmin soundtrack kalitesini söylememize gerek yok. Gunn hikayelerini müziğin ritmiyle şekillendiren bir yönetmen. Hemen hemen her sahnesine de duygusal aktarımı dengeleyen bir müzik eşleşmesiyle karşılaşabiliyoruz.

Ezcümle son fazlarda gittikçe aşağıya çekilen, Avengers: Endgame sonrası belki biraz Spider-Man: No Way Home ile yüzümüzü güldürüp bir türlü beklenilen tadı veremeyen MCU için aranan kan olmuş Guardians of the Galaxy Vol. 3. Ayrıca bu filmin net bir son olmadığını da belirtmek isterim. Her ne kadar Gunn artık kamerasını Superman’in rotası üzerinden ilerletecek olsa da bizleri spin-off maceralar ve yeni karakterlerle şekillenecek filmler muhakkak karşılayacaktır. Zira oyuncak piyasasında da bu yaz etkisini hissettirecek olan bu dünyayı MCU’nun kenarda bekletme olasılığı imkansız!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir